
KİBARLIK BUDALASI -CANLANDIRMA
Neden bu sahneyi seçtik:
Bu sahnenin, kitabın ana konusunu en iyi gösteren sahne olduğuna karar
verdik. Üç öğretmen de kendi dallarının en iyisi olduğunu iddia ediyorlar. Diğer
dallarında kendininkiler kadar önemli olduğunu umursamıyorlar, onlar için varsa
yoksa kendi sanatları. Dansı, müziği, kılıç sanatını en üstün dal olarak
görüyorlar ve onları yapabildikleri içinde kendilerini başkalarından yüksek görüyorlar.
Oyuncular karakterlerini anlatıyor:
Dilruba Sultan Haliloğlu: Sonradan görme biri. Asillerle beraber vakit geçirirse onlar gibi olabileceğine inanıyor. Markiz’e âşık fakat evli. Soylu olmanın çok özel ve önemli bir şey olduğunu düşünüyor. Asillerin yaptığı her şeyi yapmaya çalışıyor. Kendi özünü önemsemiyor. Saf, konu soyluluk olunca her şeye kanıyor. Para kazanınca halktan biri olduğunu unutmuş, burnu havaya kalkmış. Kendini akıllı sanıyor fakat parasını -sırf asil olduğu için- Kont Dorante'ye veriyor ve onun tarafından dolandırılıyor.Kendini beğendirmeye çalışırken tam tersini yapıp küçük duruma düşüyor.
Defne Saraç: Kendini beğenmiş bir karakter, savaş sanatları konusunda bilgi sahibi olduğu için de bu güce dayanarak diğerlerini aşağılamaktan hiç çekinmiyor. En üstün bilgiye sahip olduğuna dair hiçbir tereddüdü yok. Bu yüzden diğer bilimler ve/veya sanatlar onun gözünde değersiz ve boş. Böyle düşündüğünü de söylüyor, diğerleri nasıl karşılık verirse versin hiçbir şekilde geri adım atmıyor. Onları küstahlık ve haddini bilmezlikle suçluyor ancak kendisi yanıt verirken saygısızlık edip etmediğini hiç düşünmüyor ya da umursamıyor. “Ne de olsa herhangi bir fiziksel rekabette beni alt edemezler.” fikri ona tehlikeli yükseklikte bir özgüven veriyor. Bildiği saldırı ve savunma tekniklerini Mösyö Jourdain’e de anlatmış olduğu için kavga esnasında, diğer öğretmenlerin ona karşı gelmesini Mösyö Jourdain pek akıllıca bulmuyor.
Ezgi Cemre Er:Cektiğimiz sahnede benim rolüm dans öğretmeniydi. Şimdi size dans öğretmeni karakterini kısaca tanıtacağım. Dans öğretmeni karakteri, illgiye ihtiyaç duyan bir karakterdir. Paradan çok beğenilmek hoşuna gider. Alkışlarla beslenir resmen. Bunun dışında kendini beğenmişliğe karşı olmasına rağmen, kendi sanatını, dansı, diğer sanatlarından üstün görmektedir. Tavırları buna işaret eder.
Defne Zuhal Yorgancıoğlu: Müzik Öğretmeni,
pratik bir adamdır. Yaptığı işte başarılıdır ve bu nedenle burnu havaya
kalkmıştır; kendini alttan alta diğer sanatçılardan üstün görür. Başkalarına
diğer sanatları alçak gördükleri için kızmakta, ancak fark etmeden bunu kendi
de yapmaktadır. Öğrencilerine güvenir, sanatına bağlıdır, ancak sanatı para
kazanmak için bir yol olarak görmektedir. Mösyö Jourdain'i para kazanmanın
kolay bir yolu olarak varsayar, çünkü Mösyö Jourdain hayatını kendi aklındaki
şaşalı "asil hayata" olabildiğince benzetebilmek için hiçbir
harcamadan kaçınmamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder