Santiago Nasar: Kurban. Babasına çok benzediği söyleniyor. Otopside üstün zekalı olduğu anlaşılıyor. Ayrıca sara hastası olduğu ve bu sebepten birkaç yıllık ömrü olduğu ortaya çıkıyor.
Yazar: Olayı yıllar sonra anlatmak için araştırma yapan biri. Kurbanın eski bir arkadaşı.
Plácida Linero: Kurbanın annesi.
İbrahim Nasar: Santiago'nun babası. İç savaşın ardından oraya gelen bir Arap.
Victoria Guzmán: Nasarların aşçısı. Ne Santiago Nasar'ı ne de babasını seviyor.
Divina Flor: Victoria'nın genç kızı. Santiago onu korkuttuğu için cinayet konusunda bir uyarı yapmıyor.
Pedro/Pablo Vicario: Angela'nın ikiz erkek kardeşleri. Santiago Nasar'ı onlar öldürüyor. Babalarının kör olmasından sonra, kasaplık yaparak evi onlar geçindiriyor. Cinayetin işlemesini engellemesi için birçok kişiye bundan bahsediyorlar fakat kimse onları durdurmuyor.
Clotilde Armenta: Vicario ikizlerinin, Santiago'yu beklediği meyhanenin/sütçünün sahibi.
Piskopos: Adaya gelen fakat gemiden hiç inmeyen biri. Onun geldiği gün olduğu için Santiago güzel giyiniyor. Kıyafeti kirlenmesin diye ön kapıdan çıkıyor.
Cristo Bedoya: Yazarın ve Santiago'nun ortak arkadaşı. Tıp öğrencisi. Cinayetle ilgili Santiago'ya haber vermek için tüm şehri dolaşıyor.
Margot: Yazarın kız kardeşi. Santiago'dan hoşlanıyor.
Jaime: Yazarın erkek kardeşi. Pazartesi sabahı giyinik olan tek insan o olduğu için annesine o eşlik ediyor.
Luisa Santiaga: Yazarın annesi. Santiago'nun vaftiz annesi.
Bayardo San Román: Kasabaya cinayetten altı ay kadar önce vapurla gelmiş biri. Birçok konuda bilgisi var.
Angela Vicario: Bayardo'nun evlenmek istediği kız. Bakire olmadığı anlaşılınca Bayardo onu terk ediyor fakat cinayetten on altı yıl sonra tekrar birleşiyorlar.
Poncio Vicario:Angela'nın babası.
Purísima del Carmen (Pura Vicario): Angela'nın annesi. Vicario ailesinde Bayardo'nun geçmişiyle ilgili soruları olan tek insan.
Alberta Simonds: Bayardo'nun annesi.
General Petronio San Román: Bayardo'nun babası. Ünlü bir general.
Dul Xius: Merhum eşinin dekore ettiği evi satmayı istemiyor. Fakat verilen teklifin cazibesi karşısında evi Bayardo'ya satıyor.
Yolanda de Xius: Xius'un merhum eşi.
Doktor Dionisio Iguarán: Kasabanın doktoru.
Luis Enrique: Yazarın erkek kardeşi. Profesyonel gibi gitar çalabiliyor.
Yazarın rahibe kız kardeşi: Adı kitap boyunca kullanılmıyor.
Mercedes Barcha: Yazarın gelecekteki karısı.
María Alejandrina Cervantes: Zamanında Santiaga Nasar'ın delice aşık olduğu bir hayat kadını.
Faustino Santos: Vicario ikizlerinin sözlerinin sarhoş palavrası olmadığına inanan tek kasap.
Leandro Pornoy: Cinayetten haberdar olan bir polis memuru. Pazartesi sabahı Vicario kardeşlerle konuşuyor.
Don Rogelio de la Flor: Clotilde'nin kocası. Geceleri meyhaneyi o işletiyor.
Kurmay Albay Don Lázaro Aponte: Belediye başkanı. Eski bir subay. Otopsiden sonra vejetaryen oluyor.
Hortensia Baute: İkiz kardeşler evinin önünden geçtiğinde cinayetin çoktan işlendiği sanıyor.
Prudencia Contes: Pablo Vicario'nun nişanlısı. Cinayetin işlenmesi gerektiğini düşünüyor.
Peder Carmen Amador: Otopsiyi o yapmak zorunda kalıyor.
Flora Miguel: Santiago'nun nişanlısı. Daha sonradan bir teğmenle kaçıyor.
Sorgu yargıcı: Adı bilinmiyor fakat soruşturma raporunda kenarları yazdığı notlardan edebiyata düşkün biri olduğu anlaşılabiliyor. Cinayetin işlenmesinden kısa bir süre önce Hukuk Fakültesini bitirmiş.
Polo Carillo: Elektrik santralinin sahibi. Santiago'yu sevmiyor.
Fausta López: Polo'nun karısı. O da Santiago'yu sevmiyor.
Indalecio Parto: Santiago'nun arkadaşı. Sorunun geçtiğini düşünüp onu uyarmayanlardan.
Yamil Shaium: İbrahim Nasar'la beraber gelen son Araplardan. Nasarların aile dostu.
Poncho Lanao: Nasarların bitişik komşusu.
Argénida Lanao: Poncho'nun kızı.
KIRMIZI PAZARTESİ –KİTAP ELEŞTİRİSİ
Öncelikle bu kitabın çok etkileyici olduğuna değinmek
istiyorum. Yazıma bununla başlamamın nedeni de kitabı bitireli iki gün olmasına
karşın aklımdan çıkmaması. Masanın üzerinde kitabı her gördüğümde tüylerim
diken diken oluyor. Bu kadar etkileyici olmasının sebebini anlatmadan önce
kitap hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Kırmızı Pazartesi Gabriel García Marquez tarafından 1981’de
yayınlanmış bir cinayet romanı. Kurban Santiago Nasar, cinayetten bir gün önce
evlenen Angela Vicario’nun bekâretini kaybetmesine sebep olmakla suçlanır.
Angela’nın ikiz ağabeyleri kız kardeşlerinin namusunu temizlemek için Santiago
Nasar’ı öldürmeye karar verirler. Fakat ikizler bu cinayeti işlemeyi içten içe
istememektedirler. Bu yüzden işleyecekleri cinayetin haberini, gördükleri
herkese duyurmaya çalışırlar. Nitekim cinayetten bir kişi dışında tüm kasabanın
haberi olur. Kasabada cinayetten habersiz tek kişi Santiago’dur. Bazı insanlar
o zamana kadar haberdar olduğunu düşündüğü için, bazıları da Vicario’ların
anlattıkların sarhoş palavrası olduğuna inandığı için onu gördüklerinde konuyu
açıp cinayetten bahsetmemiştir. En sonunda Santiago’nun da haberi olur elbette
ama iş işten geçmiştir. Kendi evinin kapıları üzerine kapanır, Santiago Nasar
bir dizi talihsiz tesadüfün sonucunda orada can verir. Cinayet ve arkasından
yapılan otopsi yıllarca konuşulur, birçok insanın hayatını değiştirir. Angela
Vicario’nun bekâretini gerçekten onun yüzünden kaybedip kaybetmediği bir
muammadır. Angela’nın bu olay hakkında hiçbir ayrıntı vermeyip sadece olayın
kendisinden bahsetmesi, Santiago Nasar’la daha önce yan yana bile görülmemesi
ve en ufak bir ipucu bile bulunamaması insanların Santiago’nun bir hiç uğruna
öldürüldüğünü düşünmelerine sebep olmuştur. Olayın aslıyla ilgili yapılan en
yaygın dedikodu, Angela’nın gerçekten sevdiği birini korumak için Santiago’nun
adını söylediğidir. Fakat gerçekten ne olduğu asla öğrenilememiştir. Angela’nın
ısrarlı bir şekilde Santiago’nun ismini tekrarlaması, halka ona inanmaktan başka
bir seçenek bırakmamıştır.
Romanla ilgili en çarpıcı ayrıntılardan biri, romanın
sonuna kadar kimsenin Santiago’yu uyarmamış olmasıdır şüphesiz. Herkes
cinayetten haberdardır fakat hepsinin kendince bir sebebi vardır Santiago’ya
bundan bahsetmemek için. Hiçbiri kaçınılmazı değiştirmek için uğraşmaz, kılını
kıpırdatmaz. Başka bir çarpıcı ayrıntı da cinayetin tamamen bir isme bağlı
olarak işlenmesidir. Suçunun bilincinde olduğu ve ona göre tedbir aldığı
ihtimali göz önünde bulundurulur hep. Gerçek suçlunun o olmayabileceği ancak
cinayetten çok sonra fark edilir. Tıpkı sorgu yargıcının dosyanın kenarına
yazdığı “Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.” sözündeki gibi
cinayet, bir delil üzerine değil tamamıyla bir varsayım üzerine gerçekleştirilmiştir.
Dikkat çeken ayrıntılardan biri de roman boyunca cinayetin gerçekleşmesine
sebep olan tesadüflerdir. Piskoposun gelmesi, bu nedenle Santiago’nun yanına
357 Magnum silahını almaması ve güzel giyindiği için ön kapıdan çıkması;
Santiago’yu detaylı bir şekilde uyaran ve evin kapısının altından atılan
kâğıdın cinayetten çok sonrasına kadar görülmemesi; cinayetin gerçekleşmesine
sebep olan tesadüflerden sadece birkaç tanesidir. Kitabın etkileyici olmasında
bu çarpıcı noktaların etkisi var tabi ki fakat yazar cinayeti bu kadar güzel
bir şekilde anlatmasaydı, beni bu kadar etkileyeceğini sanmıyorum. Kitabın ilk
satırlarından itibaren öldürülecek kişi biliniyor, ilk bölümden sonra cinayetin
yerini ve zamanını, hatta cinayete sebep olan bazı tesadüfler bile öğreniliyor.
Kısaca özetlemek gerekirse kitabın son bölümüne varmadan cinayetle ilgili tüm
5N 1K sorularının yanıtlarından haberdar olunuyor. Fakat yazar bu soruları öyle
bir biçimde cevaplıyor ki son sayfaya gelene kadar ya onları birleştiremiyorsunuz
ya da cevapların farkına bile varmıyorsunuz. Aynı anda ikisinin de başıma
geldiği bir örnek vermek istiyorum: Kitabın bir bölümünde köpekler, Santiago
mutfakta can çekişirken bağırsaklarını yemek için mutfağa girmeye
çalışıyorlardı. Santiago’nun mutfakta can çekişmesine bir anlam verememiştim
çünkü meydanda öldürüldüğünü biliyordum. Bağırsaklarını yemek istemelerinin bir
ipucu olduğunu ise hiç fark etmemiştim. Hayvanların ölü bedenlerde bağırsakları
yemeyi sevdiği gibi fazladan araştırma gerektiren bir bilgi olduğunu sanmıştım.
Son sayfalarda Vicario kardeşlerin onu nasıl öldürdüğünü okuduğum anda kendimi
aptal hissettiğimi inkâr etmeyeceğim. Yazarın açık açık her şeyi yazdığını,
benim bunu birleştiremediğimi fark ettiğim andı. Son satırda “ Mutfağın içine
yüzükoyun yığılıp kalmıştı.” cümlesini okuduğum anda hayatımda daha önce hiç
hissetmediğim kadar çarpılmış hissettim kendimi. Cinayetin vahşeti ve sonunun
bu kadar açık olması ama bunu görememem beni oldukça sarstı.
Sonuç olarak bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Cinayet romanlarını çok severim ve daha önce birçok cinayet romanı okudum. Cinayet
romanların da bir gizem olur ve okuyucu tüm kitap boyunca bu gizemin ne
olduğunu çözmeye çalışır. Katilin kim olduğunu, cinayetin nedenlerini vs. öğrendiğim
için sadece okuyup bir ders çıkarmam gereken bir kitap sanmıştım Kırmızı Pazartesi’yi. Oysa Kırmızı Pazartesi de daha önce hiç
görmediğim bir gizem türü vardı: Cinayetin işlenişi. Eğer bu kitabı
okuyacaksanız cinayetin işlenişiyle ilgili tüm ipuçlarını bir kâğıda not
etmenizi tavsiye ederim. Çünkü kitabın son bölümüne geldiğinizde cinayeti
bildiğinizi sandığınız halde tam olarak kafanızda canlandıramadığınız fark
ediyorsunuz.
çoook teşekkür ederim. Sayenizde yarına olan edebiyat projemi yetiştirdim ve projeyi teslim ettikten sonra da kitabı okudum gerçekten de harika bir kitap. zamanım kısıtlı olmasaydı kendim yapmayı tercih derdim :] ellerinize sağlık
YanıtlaSilYardımcı olduğuma sevindim :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silhikaye hangi tarihler araasında geçiyo başlangıç ve bitiş olarak
YanıtlaSilpauro vicario kızını bayardo san romana hangi koşulla verir niçin ?
YanıtlaSilbayardo san roman angela vicario ve ailesini kazanmak için ne yapmıştır vericeğinizz cevaplar için teşekkürler
YanıtlaSilkitapta betimlemelerin oldugu yerleri soylermisiniz
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSillise yillarimdan beridir bu kitabi okumak vardi icimde . Ama üniversiteyi bitirecegim donem nasip oldu okumak. yeni bitirdim kitabi bi solukta. oglen aldim gece yarisi olmadan bitirdim.
YanıtlaSilben kitabi okurken surekli olayi cozmeye calisiyordum ama her defasinda yazar beni yanıltmasıni bildi. her ne kadar katil ile maktul bilinmesine karsin kitapta inanilmaz bir gizemin olmasida hayranlik verici.
lise yillarimdan beridir bu kitabi okumak vardi icimde . Ama üniversiteyi bitirecegim donem nasip oldu okumak. yeni bitirdim kitabi bi solukta. oglen aldim gece yarisi olmadan bitirdim.
YanıtlaSilben kitabi okurken surekli olayi cozmeye calisiyordum ama her defasinda yazar beni yanıltmasıni bildi. her ne kadar katil ile maktul bilinmesine karsin kitapta inanilmaz bir gizemin olmasida hayranlik verici.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilNe yani Marquez sadece bi cinayet olayını anlatmak istemiş .yanlış yere yoğunlaşmışsın
Silbekareti kim bozuyo?
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilben de yakın bir zamanda okudum bu kitabı. hala kafamda çok fazla soru işareti var. hayatımda okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi. yazınız için de teşekkür ederim, bazı noktaları kavramamı sağladı.
YanıtlaSil